2 Mart 2012 Cuma

WALTER SCHELS ELEŞTİRİSİ



İlk kez bir fotoğrafçının fotoğrafçı ve insan olarak ‘ben’e bu kadar yaklaştığını duyumsadım.

“Walter Schels'in Londra'da açılan sergide yer alan fotoğrafları gönüllü modellerin ‘hayata son bakışlarını’ yansıtıyor. Hepsinin ortak noktası ise bu modellerin hiçbirinin artık hayatta olmamaları ve Schels'in objektifine; silinmek üzere olan gülümseyişleriyle bakarken, bunun son pozları olduğunu bilmeleri.

Schels, ‘Ölümden Önce Yaşam’ başlıklı sergisi için ölümcül hastalığa yakalanmış modelleri kullandı. Onları ölümlerinden kısa bir süre önce ve öldükten hemen sonra görüntüledi.

Çocukluğu 2. Dünya Savaşı yıllarında geçen ve Münih'te bombardıman yüzünden yanmış, parçalanmış bir çok ceset gören Schels, o zamandan bu yana da ölümden ve ölü bedenlerden korktuğunu söylüyor.

Ölüm korkusunu yenmek için de bu sergiyi hazırlamaya karar vermiş sanatçı. Schels, proje kapsamında 24 kişinin ölümden önce ve ölümden sonra portrelerini çekmiş. Sergide bu portrelere, artık hayatta olmayan modellerle yapılan röportaj kayıtları da eşlik ediyor.

Schels, The Guardian dergisine verdiği demeçte ‘insanlar hep bir şeylerin peşinde koşar ama bu resimlerdeki insanların artık böyle bir ihtiyacı kalmadı. Bir fotoğrafçı olarak ben de 'yalan olan herşeyden sıyrılmış' bu yüzlerin resmini çekmek istedim. Sona ulaştığınızda her türlü yalandan sıyrılıp, daha önce hiç olmadığınız kadar gerçek oluyorsunuz’ diye konuştu.

Koleksiyon bazı çevreler tarafından etik bulunmayarak eleştirildi.”

Etik değil ha. 100 yüzyıllık ve 100 milyar kişilik biyografi toplamındaki etiksizliğiniz ne olacak?

Yaşam ve ölüm budur: Basit ve korkunç. Bir tanedir ve siz onu sonsuzmuşçasına israf edersiniz. Ölüm gelir ve bütün yalanları alır gider. Geriye yalnızca bir mask kalır.

Böyle kendi fotoğrafımı çekmeye cesaret edemezdim. Oysa, yalnızca deklanşörü otomatiğe ayarlamak yeterli olurdu.

Ancak, bu fotoğrafların ölüm korkunusu azalttığını söyleyemem, çünkü bende de ölüm korkusu var ve footoğraflara bakarken, tsunami gibi alttan gelip vurdu, kulaklarım uğuldadı. Sakinlemek için bu metni yazmak zorunda kaldım.

Tuhaf, ölümü fotoğraflamak korkutucu ama ölümü yazmak rahatlatıcı, çünkü onu çok yaptım ve ona alıştım.

(Tarih: 21 Nisan 2008 Kaynak: Hürriyet)




(15 Mayıs 2008)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder