1980’den önce Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenci klüpleri, bugünkü sivil toplumlarını aşan, inisiyatif kullanma ve sanatsal etkinlik mekanlarıydı. Fotoğraf Klübü de vardı ve ben fotoğrafı orada öğrendim.
1980 darbesi, herşeyi olduğu gibi, onları da silip süpürdü.
3 darbenin üzerine, 3 de liberalizm eklenince, bugünkü fotoğraf anlayışı tümüyle parasal. Dernekler de öyle.
Aynı zamanda, 1980 öncesinin feodal geleneği de sürdürülüyor: Cemaatlar, klanlar ve gerontokratlar var. Bunların bir bölümü birbirine göz yumma, bir bölümü çıkar işbirliği içinde ama genelde birbirlerini dışlayan bir durumdalar. Birbirinin duyurusunu yayınlamaksa, onu zaten medya yapıyor.
Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu sitesine giriyorsunuz. Mayıs 2008 (bu ay) İstanbul ve Türkiye sergi programları yok. Programı olan derneklerin kısaltmaların açılımı yok. En ironiği, federasyona üye olmayan fotoğraf derneği sayısı, üye olandan fazla.
Dernekler de tam ‘sen, ben, bizim oğlan’ kapalılığı içinde. Yeni biri olarak dernek veya mekanına girdiğinizde, bütün başlar size dönüyor.
Derneklerin verecekleri teknik bilgilerin hepsi, internette var. Fotoğraf ideolojisi, siyaseti, estetiği, eleştirisi dersi veren dernek yok gibi.
21. Yüzyıl’da böylesi bir dağınıklık tam bize yakışıyor.
Bu durumda, gidip de hiçbir derneğin kapısını çalmam.
(6 Mayıs 2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder